KORKAK OLMA BILINCLI OL



KORKAK OLMA BİLİNÇLİ OL...(1)
Korku, henüz gerçekleşmemiş bir olayın sonuçlarına katlanabilmeyi göze alamama düşüncesidir.
Gerçek olmayan hayali bir olayı düşünerek o acıyı hissetmektir. Hatta sürekli düşünerek ona alışmak ve yaşamına davet etmektir. Korku, her zaman için içinizdeki güven duygusunu ele geçirme ve güven duygusunun sahip olduğu yeri alma çabasındadır. İrade gücünüzü ele geçirmeyi başardığında daha da güçlenerek yaşadıklarını senin için, senin dışından izlemeye başlar.

Hayali olan bu duygunun insanın yaşamını ele geçirmesine izin vermesi, kendisine yapacağı büyük bir haksızlıktır. İşte, bu sebeple insan asla korkunun kendisine hükmetmesine izin vermemeli, korkularının üzerine gitmelidir.
Korkuları ne kadar kalabalık olursa olsun, inandığı doğrularının taviz vermeyen duruşu, o korku kalabalığını dağıtacak ve kişinin ilerlemesine engel olan duvarları yıkacaktır. İnsanın sınırlarını zorlamada ve engel koymada korku on numara olabilir. Fakat, kendinden emin olup, bildiğinin doğruluğuna güvenen, değerlendirme mekanizmasını çalıştıran kişi benim için oniki numaradır ve her zaman için korkuya galip gelen taraftır.

Genelde insan, kendi içinde dengeyi sağlama çabasında, değer verdiğine güvenir.
Bilmediğine inanmak ya da inanmamak bilme ve öğrenme öncesi bir savunma mekanizmasıdır.
Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için kendiliğinden gelişen iyimser bir taraf tutma duygusudur.
Bilgisizlik ve güvensizlikle yüzleşmesi, kişinin korkusununun zaman aşımına uğraması, bir taraf tutma eylemine evrilir ve kişinin aklından bile geçmeyen gerçeklerle karşılaşıp yüzleşmesine sebep olabilir.
Bilmediğine güvenmemek tedbir olmalıdır, korku değil.
Korktuklarıyla yüzleşmeden, bilmek ve tanımış olmanın verdiği güvenle ortadan kaldırabilir ve yenebilir korkuyu insan.
Bilginin gücü, karanlığın aydınlatan güneşi ve korkuları dağıtıp bozguna uğratan ışığıdır..

FARKETTİKLERİN KADARSIN..(2)

Bilgisizliğin ve cehaletin boyutları bu kar çok büyüktü de ben mi farkında değildim.
Yoksa okuyun cahil kalmayın dendi diye, inadına mı cahil kalmayı seçtiler.
Sanırım bilinçli bir insan olarak, öğrenmenin farkındalığı ile bildiklerini yarınlara aktarma sorumluluğundan kaçtılar.
Üfürükten teyyare yapıp, ağaç dallarına paçavra bağlayarak oyalandılar.
Ne kadar çok sevdiler kendileri ihtiyaç duyana kadar, iyiye, doğruya ve güzele düşman olmayı...
Muhtemelen, başLarda göz boyamak onlara daha eğlenceli ve kolay geldi.
Peki ya sonra?
Yağmurdan kaçmak kolay diye düşünürken doluya tutulunca ne yapacaklarını bilemediler ve geri dönemediler. İnsanca yaşamanın kalitesi kişilerin kendi penceresine sığdırdığı renkler kadardır. Ne kadar çok renk fark edebiliyorsan o kadarsın.

Yaşamı siyah ve beyazdan ibaret olanlara yeşilin, mavinin, sarının canlılığını anlatmaya ve yaşatmaya çalışma çabaları hep boşuna. Bu yürekten ve içten çırpınışların önüne çıkarılan yapmacık, samimiyetsiz engeller, yaşama canlılık veren renkleri engel görüp yok etme çabaları, yapanların kendilerine ettikleri kötülük. Ok yaydan çıktı artık, çok geç.
Bırak kendini ışığın ve aydınlanmanın heyecanına, renklerin ve yaşamın enerjisi gözlerinden zihnine ulaşsın, ruhun canlansın. Değiştir tavrını ve kalıplaşmış düşüncelerini fikirlerin ve dünyan renklensin.
Gülümse ve hoşçakal de geçmişe.
Teşekkür et gemişte yaşamını kısıtlayan esaretin sana öğrettiklerine. Şimdi Özgürleşme zamanı, yeni keşfedebileceğin renklerin zenginliğinde. Bu tanışmayı ancak farklılıkları farkedebilme beceresini kaybetmemiş olanlar görüp, yaşayabilecekler. Bu şölene katılmak senin elinde..



GRİLER...(3)
Ben hayatı severim, hayatta beni sever.
Kırgınlığım hayata değil, zavallılığı kabul edenlerin, duvarları yıkamayacaklarını kabullenişlerine, boyun eğişlerine.

Bile bile kırdılar diye inat ettim dağılmadım.
Sağlığım bozuldu da, karakterimi bozmadım.
Hata yaptım diye baki kalan pişmanlıklarım olmadı benim.
Bağlandım güzelliklere de, bağımlı olmadım.

Geçip giden acılarım öyle sözle anlatılmaz.
Bilirim tanırlar beni duruşumdan haklı çaresizliklerim.
Geride kalan hüzünlerim ve mutlu gülüşlerim.
Çelişkilerim bile çok kıymetli şimdi benim.

Kendim kattım beyazın içine siyahı.
Korkmuyorum artık, beyazın saflığından, siyahın karanlığından.
Sevdiğim iki narin gri çizgi güvercin kanatlarımda.
Razıyım, aldığım zehirlerin panzehire dönüşmüş olmasından..

Yorumlar