ISINE GELDIGI GIBI DEGIL

 



Bütün cansız sandıklarımız bir niteliğe, canlı bildiklerimizde kendini ifade etme şekline sahiptir..

Bir durum oluşturmak, bir eylemde bulunmak, resimlemek, konuşmak, yazmak gibi...

Duygu ve düşüncelerini ve bir eylemi ifade ederken kullandıkları, anlatım yolları vardır.

İnsan olan yorum yaparken, eleştirirken hakaret etmez.


Bazan, bir ima ile ya da alt yazıya gerek kalmadan bir resimle.

Hatta bir kaç kelime ile yaşamını ya da söylemek istediklerini anlatırda.

Çok zaman eksik kalır anlatılmak istenen, kitaplar yazılsada.

Asıl konuşulması gerekenler içimde kaldı diye düşünür insan...

Düşünür, çünkü;

Kendini ifade etmeye çalışmanın coşkusu ve karşıya nasıl geçti kaygısı fenadır..

Aslında karışık değildir, anlatması zor da değildir.

Yaşanması güçtür elbet, ama anlatması da dile kolay değildir.


Alternatif duygu ve düşüncelerle, resme yüzeysel bakılıyor.

Bazan konu saptırılarak gerçekler gölgelenmeye çalışılıyor....


Fikir sahibi olmak, araştırıp, derin analiz yapabilmektir.

Anahtar kelimeyi bulup, şifreyi çözdüyse.

Açtıysa anahtarla kapının kilidini ve gördüyse gizli bahçeyi.

Anlatılanı  tam olarak anlayabildiyse ve kendini içinde bulduysa.

Empati yapabiliyorsa, konuşmalı ve yorum yapmalı...


Küçük resimde kendini olduğundan büyük görmeyi severse.

Ayrıntıyı büyüterek odak noktası olmak işine geliyorsa.

Büyük resmin küçük bir parçası olmayı beğenmezse.

Diğerlerine yaşattıkları bir gün mutlaka acıtır kendi canını.


Yalnız kaldığında, tam çizgide, ipin üstünde.

Sorgulayabiliyorsa, görecektir kendi gerçeğini.

Ya da ziyan olup gidecektir başkalarının gerçeklerinde.

Görmezden geldiği için kendi gerçeğini.

Yorumlar